Yalvaç Mutlu Son

Yalvaç Mutlu Son

Eğlencelerimize ara verdiğimiz zamanlarda Charles,

eğitimsizliğim sonucu yaşamın kara cahil olduğum birçok

alanında, kendi bilgisi yettiğince beni eğitmeye çalışıyor ve

bundan zevk alıyordu.

Aslında kıskanmam için bir neden de çıkmamıştı bu sebepleCharles’ın burada üstü kapalı bile söz etmeye cesaret

edemeyeceğim, yakışıklılığı yardımıyla peşini bırakmayan çok Yalvaç Mutlu Son 

daha önemli hanımları benim uğruma feda ettiği bir çok örne‐

ği sıralasam onun sarsılmaz sadakatinin kanıtını sunabilirim.

Sevgili öğretmenimin ağzından

dökülen her heceye sarılıp, tüm söylediklerini dikkatle dinli‐

yordum. Bu dersler içinde, kabul etme zevkini kendimden

esirgeyemediğim tek ara, Yalvaç Mutlu Son doğu esanslarından daha tatlı soluğa

sahip dudaklardan almış olduğum öpücüklerdi.

Kısa sürede gösterdiğim ilerlemeyle, bana söylediklarının

tümüne gösterdiğim derin ilgiyi çabucak kanıtlayabildim.

Öğrettiklerini neredeyse kelimesi, kelimesine

yineleyebiliyordum ve büsbütün papağan olmadığımı, bunlar

üzerinde düşünüp, derine daldığımı göstermek için de kendi

yorumlarımı katıyor, sorularıma cevaplar istiyordum.

Yalvaç Mutlu Son

Şivemdeki, yürüyüşümdeki, tavırlarımdaki,

davranışlarımdaki taşralı cahilliği artık gözle görünür şekilde

silinmeye başlamıştı. Ghasret gücüm öyle güçlü, onun kalbini

kazanmaya değecek hale gelme arzum öyle etkiliydi. Paraya

gelince, eline geçenin tümünü her süre bana getirmesine

rağmen, onları kabul etmeye güç ikna oluyordum. El‐

biselerimde gittikçe daha ince bir zevklilik ve derli toplulukla

onu memnun etmekten öte bir isteğim yoktu. Giysilerim için

daha yüklü paralar almaya beni razı edemiyordu. Ona yardımcıolabilmek için en ağır işleri yapmaktan zevk alır, seve, seve

saçımı süpürge ederdim. Bu şekilde delice severken ona yük

olmak son olarak istediğim şeydi. Ona olan sevgim o denli

çıkarsız, o denli içten, yüreğimden geçenleri öyle açık, açıksöylüyordu ki Charles’ın bunu hissetmemesi olanaksızdı.

Beni, benim onu sevmiş olduğim kadar sevmeseydi bile Yalvaç Mutlu Son (bu

aramızdaki sürekli ve tek tatlı çekişme mevzusuydu) en azından

bir adamın daha sevecen, daha içten, daha sadık olmasının

olanaksızlığına inanmak mutluluğunu tattırmayı başarmıştı

bana.

Ev sahibimiz hanımefendi Jones, Charles’sız bir vesile olmadan

yerimden kıpırdamadığım daireme sık, sık çıkıyordu. Kiliseye

bir tören borçlu olduğumuzun, dolayısıyla birlikte

yaşamış olduğumız koşulların sırrını pek fazla dalavereye

başvurmaksızın kolayca ağzımdan alıverdi. Hakkımdaki

tasarıları göz önüne alınırsa hiç de canını sıkacak bir konum

değildi bu ve yazık ki çok yakında bu tasarıları uygulamafırsatı da bulacaktı